Korktuğumunda kalp hızımız ve solunumumuz hızlanır ve yüzeyelleşir, ağzımız kurur, kaslarımız gerginleşir, avuç içlerimiz terler, ve belki koşmak isteyebiliriz. Bu vücutsal değişikliklere otonom sinir sistemi aracılık eder. Otonom sinir sistemi kalp kası, düz kas ve dış salgı bezlerini kontrol eder. Hipotalamus, iç ortamın sürdürülmesi olan hemostasizi sağlayacak vücutsal yanıtları düzenler. Hipotalamus, otonom sinir sistemi, endokrin sistem ve motivasyonla ilişkili nöral sistemle ilgilidir.
Otonom sinir sistemi viseral ve büyük oranda istemsiz duysal ve motor sistemdir.
Tüm viseral reflekslerin merkezi medulla spinalis yada beyin sapıdır. Tüm bu refleksler, beyin sapı, hipotalamus ve ön beyindeki santral otonomik kontrol çekirdeklerinde düzenlenmesine rağmen birkaç istisna dışında istemsizdir.
Otonom sinir sistemi üç temel bölümde incelenir:
1. sempatik
2. parasempatik
3. enterik
sempatik ve parasempatik sinir sistemleri düz kas, kalp kası ve dış salgı bezlerini innerve eder. Duysal lifler spinal yada kranial sinirler ile merkez sinir sistemine ulaşır. Motor yanıtlar pre ve post ganglionik nöronlarla ulaştırılır. Enterik bölüm daha çok otonomiye sahiptir. Merkezle minimal ilşkileri vardır. Sindirim reflekslerine aracılık eden duysal ve motor reflekslerden oluşur.
Amerikan fizyolog Walter B. Cannon ilk defa sempatik ve parasempatik sistemlerin farklı fonksiyonlarından söz etmiştir. Parasempatik kısım, dinlenme ve sindirim, sempatik kısım ise acil durum reaksiyonlarını (savaş-yada uçuş reaksiyonları) düzenler. Acil durum karşısında iç ve dış ortam şartlarında ani değişiklikler oluşturulması gerekir. Deneysel olarak sempatik sinir sistemi ortadan kaldırılmış hayvanlar sadece ılık ortamda ve hertürlü stresten uzak tutularak yaşatılabilir.
Bu iki sistem Cannon’un iddia ettiği gibi basitçe birbirinden ayrı değildir. Her iki sistemde de tonik bir aktivite vardır, birbirlerini etkileyebilirler ve pek çok davranışta somatik sistemle birlikte hareket edebilirler.
İç ortamın sabitliği fikri ilk olarak Fransız fizyolog Claude Bernard tarafından ortaya atıldı. Daha sonra Cannon tarafından geliştirildi. Cannon 1932’de “The Wisdom Of the Body” adlı kitabında homeostatik mekanizmaların düzenlenmesinde bir anahtar olarak negatif feed back mekanizmaları açıkladı. Otonom sistemin hipotalamus tarafından kontrol edildiğini ve burada feed back mekanizmaların geçerliliğinden bahsetti.
Otonom sinir sisteminin üç bölümünün her biri farklı bir anatomik düzenlenme gösterir.
Otonom sinir sisteminin motor nöronları santral sinir sisteminin dışında bulunur.
Otonom sistemin visseral refleksleri düzenleyebilmek için mutlak duysal nöronlarıda bulunmaktadır. Ayrıca bazı duysal lifler medulla spinalise girerken aynı zamanda otonom ganglionlara da bir dal gönderirler.
Sinaps bölgeleride somatik sistemden farklıdır. Otonom sistemde özelleşmiş ne pre nede post- sinaptik alanlar bulunmaz. Sinir uçlarında varikoziteler vardır. Bu alanlar sinirsel ileticilerin birikmesine ve gerektiğinde salınmasına aracılık eder. Bu yapılanma sayesinde az sayıda lif tüm organda diffüz aktivite sağlar.
Sempatik yollar torako-lumbal çıktıları medulla spinalisin yanında uzanan gangliona taşır.
Preganglionik sempatik nöronların hücre gövdeleri ilk torakal ve son lumbar spinal segmentler arasında medulla spinaliste intermediolateral gri madde de bulunur. Nöronun bulunduğu yerden ön köklerle somatik sistemle beraber medulla spinalisi terk ederler, daha sonra (white myelinated rami) sempatik ganglion zincirine katılırlar. Sempatik ganglion zinciri daha rostral ve kaudale doğru uzanır. Preganglionik nöronların çoğu nispeten yavaş ileten küçük çaplı miyelinli liflerdir. Bir perganglionik nöron yaklaşık 10 postganglionik nöronla sinaps yapar. Post ganglionik nöronlar çoğunlukla miyelinsizdir. Gangliyonu gri myleinsiz rami ile terk ederler.
Superior servikal gangliondaki nöronlar baştaki yapıları innerve ederler(carotis ile birlikte seyreder).
Servikal ve üst torasik gangliondaki nöronlar kranial damarlar ter bezleri ve kıl folliküllerini ve baş ve gögüsteki viseral organların (göz yaşı ve tükrük bezleri, kalp, akciğerler ve kan damarları) innervasyonunu sağlarlar.
Alt torasik ve lumbar paravertebral ganglionlarda bulunan nöronlar periferal kan damarları, ter bezleri ve pilomotor düz kasları innerve ederler.
Bazı preganglionik nöronlar ise ganglionlardan sinaps yapmadan geçerler ve prevertebral ganglionlara (coeliac, superior ve inferior mezenterik ganlionlar) ulaşırlar. Buralardan çıkan post ganglionik nöronlar GİS organları ve pankreas, karaciğer, böbrekler ve genital organları innerve ederler.
Bir başka preganlionik nöron grubu ise torasik splanik sinir içinde karın boşluğuna gider ve adrenal medullayı innerve eder. Adrenal medulla nöronları gelişimsel ve fonksiyonel olarak postganglionik sempatik nöronlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder